- HAVA DURUMU:
-
Parçalı Bulutlu
RECEP VE ŞABAN YOK OLUYOR!
Sakarya Haber köşe yazarı Şehabeddin Mahir Tuna, Recep ve Şaban yok oluyor konusunu kaleme aldı.
23 Ocak Pazartesi Günü itibarıyla Hicri 1444 Yılının Receb-i Şerif Ayına girdik ve Mübarek Üç Aylar başladı. Tesadüfe bakın ki kısa bir süre önce “recep xxx” serisinin yeni filmi de özel bir kanalda vizyona girdi. Aslında birçok platformda bu filmlerle yapılmak istenen Müslümanlara açık açık anlatılıyor. Fakat ülke Müslümanlarının dinî hassasiyetleri neredeyse “yok” derecesine indirgenince daha önce “Şaban-ı Şerif” ayına yapılanlar şimdi de “Receb-i Şerif” ayına çok rahat yapılabiliyor!
ŞABAN ve recep SERİSİ FİLMLERİN ETKİSİ
Bizim milletimiz İslam dininin kutsallarına hürmeti her daim elzem görmüş ve son döneme kadar kutsallara saygı da hiçbir zaman kusur etmemiştir. Örneğin ezan okununca yatan varsa kalkar, oturan ise oturuşunu düzeltir. Boş konuşan konuşmasını sonlandırır, müzik veya televizyon açıksa kapatılır veya sesi kısılır. Bunların hepsi ezana olan hürmet ve saygının gereğidir.
Bazı Vehhabiler, Yüce kitabımızı sıradan bir kitap gibi yerlerde gezdirirken, açılan yatağın ayakucundaki duvarda asılı olan Kur’an-ı Kerime olan hürmet ve saygısı nedeniyle, ayaklarını uzatıp yatmadan, geceyi Kur’an’ın içeriğine uyarak ibadetle geçiren Osman Gazi; Cenab-ı Allah tarafından yedi yüz yıl üç kıtaya hâkimiyet ve bu dine hizmet etme şerefiyle ödüllendirmiştir.
Peygamberimiz (sav)’in “recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan Ümmetim Ayıdır” buyurması ve muhtelif hadislerde de üç ayların önem ve faziletini belirtmesi nedeniyle bu millet, üç aylara olan hürmet ve saygısından ötürü bu aylarda doğan erkek çocuklarına recep, Şa’ban ve Ramazan isimlerini veriyordu. Fakat 1970’li yıllardan itibaren çekilen ve yıllarca yurdum Müslümanlarının kahkahalarla izlediği “Şaban” serisindeki “İnek Şaban, salak şaban, aptal şaban, gerzek şaban” gibi tiplemelerle her geçen gün “Şaban” ismine karşı bir antipati oluşturuldu. Evlerde, okullarda, işyerlerinde, sokaklarda “Şaban” ismindeki insanlarla sürekli dalga geçildi. Bunun bir sonucu olarak her geçen gün “Şaban” isminin kullanılması azaldı. Hatta sonraki dönemde mahkemelere başvuran birçok kişi dedesinin, babasının bu aylara hürmeten koyduğu “Şaban” ismini değiştirdi. Günümüzde “Şa’ban” isminin kullanılması yok denilecek kadar azaldı.
Aynı proje birkaç yıldır “recep” ismine karşı da malum film serisi ile sürdürülüyor. Söz konusu filmde, kendisiyle alay edilen, dalga geçilen, argo kültürünü temsil eden cahil, kaba ve pis bir karaktere “recep” ismi verilmesi nedeniyle her geçen gün ülkemizde “recep” isminin de kullanılması azalıyor. Bakalım sıra Ramazan’a ne zaman gelecek…
İSİMLERLE BİRLİKTE AYLARA HÜRMETTE YOK OLUYOR!
Bu millet mübarek üç ayları, Hz. Allah’a isyan içeren eylemlerden vazgeçip Rabbine yönelme, normal zamanda yapamadıkları veya az yapabildikleri ibadetleri gecesiyle gündüzüyle fırsat buldukça yaparak daha iyi bir kul olmaya ve günahlardan affedilmeye bir vesile görür, bu aylara hürmeten kendine çeki düzen verir ve Allah’ın rızasını kazanmak için çabalardı. Hiç olmazsa bu aylar içerisinde bulunan dört mübarek (kandil) gecesi ve Ramazan-ı Şerif gecelerinde camileri doldurup dünya telaşından uzak kaldığı manevi atmosfere bir nebze olsun tekrar kavuşur, Yüce Mevla’nın rahmet denizinden kaplarını doldurabildiği kadar doldururdu.
Fakat özellikle 28 Şubat sonrası dönemde oluşturulan olumsuz dini ortam ve sonraki dönemde her geçen gün yayılan seküler yaşam anlayışı, halkın üç aylara ve bu aylardaki kandil gecelerine olan ilgisini azalttı. Üstüne bir de Postmodernizmin uşağı bazı reformist ilahiyatçı ve yazarların, kandil gecelerinde ve üç aylarda yapılan özel ibadetlerin dinde olmadığına yönelik algıları da eklenince toplumda üç aylara, kandil gecelerine ve teravih namazlarına eskisi gibi rağbet kalmadı. Artık kandil geceleri, çoğunlukla siyasi partilerin ve kendini iyi hissetmek isteyen bazı kimselerin bedava kandil simiti dağıttığı, çoğunlukla akıllı telefonlardan mesajlarla kutlanan geceler olarak görülürken, çok az Müslüman bu gün ve gecelerin kıymetini bilip istifade etmek için gayret sarf ediyor.
KUTSALLARA SAYGININ KARŞILIĞI
Rivayete göre Bişr-i Hafi diye anılan zat, bir dönem hayatını Allah’a isyan içerisinde geçiren varlıklı bir kimseydi. Geceleri meyhaneye eğlenmeye gider, bütün geceyi içkili eğlence ile geçirip sarhoş olarak eve döner ve gündüzleri sarhoşluk ve yorgunluğun etkisiyle genelde uyurdu. Yine böyle bir gece eve dönerken o sarhoş kafayla yerde Allah isminin yazılı olduğu bir kâğıt parçası görür ve Allah’ın ismine karşı yapılan bu hürmetsizliğe çok üzülür. Hemen kâğıdı yerden kaldırır ve eve gidince temizleyip evinde güzel bir şekilde muhafaza eder. O gece rüyasında Allah’ın ismine olan hürmet, saygı ve ta’zimi nedeniyle, kendisinin isminin de iki dünyada saygın kılınacağı bildirilir. Ertesi gün uyanan Bişr, yere düşmüş ve kirlenmiş bir kâğıt parçasındaki Allah ismini özenle temizlemesi ve saygı göstermesine karşılık, geçmiş günahları silinmiş ve her türlü pislikten arındırılmış artık bambaşka bir kimsedir. Bişr-i Hafi kalan ömründeki yaşamıyla zühd ve takva ehli örnek bir mutasavvıf olarak nice yüce makamlara erişmiştir.
***
Bu milletin özünde dinin tüm kutsallarına olduğu gibi, mübarek aylarına, günlerine ve gecelerine de hürmet, saygı ve ta’zim vardır. Bu mübarek gün ve geceler, bizim gibi ibadetleri yarım yamalak, eksik, noksan ve eksik olup buna karşın günahı ve hatası çok olan insanlar için çok önemli fırsat, affedilmeye ve kulluğa birer vesiledir. Belki de nice günahlarımızın affı bu aylara, bu günlere hürmeten tutacağımız bir oruç, ibadetle geçireceğimiz bir gece, sevindireceğimiz bir gönül ve o gönülden alacağımız bir dua içerisindeki Allah Rızasında saklıdır. Tıpkı Bişr-i Hafi de olduğu gibi…
Bir Sonraki Yazımızda Görüşebilmek Ümidiyle…
Şehabeddin Mahir TUNA
İlahiyatçı Yazar
sehabeddinmahir@gmail.com