- HAVA DURUMU:
-
Parçalı Bulutlu
POSTMODERN HAREKETLER BUNLAR - 5
Sakarya Haber köşe yazarı Şehabeddin Mahir Tuna, postmodern hareketler bunlar-5 konusunu kaleme aldı.
KURTULUŞA GİDEN FARKLI YOLLAR
Önceki yazılarımızda postmodernizmin, bir inancı hak gösterip diğerini BATIL diye dışlayan bir ötekileştirme istemediğini, “ÇOĞULCU” bir anlayış içerisinde farklı inançları ve yaşam tarzlarını kabul edip hoş görü ile yaklaşan, kimsenin kimseye karışmadığı bir yaşam istediğini anlatmıştık.
Postmodernizme göre her din ve inançtaki asıl amaç “Ebedi Kurtuluşa” erişebilmektir. O halde herkes kendi dinini ve inancını kurtuluşa giden bir yol, diğerlerini de HAK-BATIL ayrımı gözetmeden “kurtuluşa(Cennete) giden farklı yollar” olarak görmelidir. Ancak burada bütün dinlerin ya da inançların yani yolların eşit düzeyde doğru olduğu değil de, daha çok her bir dinin ve inancın kendine özgü yapısı içinde doğru olduğu kabul edilmiştir.
Yani sen, kendi dinini ve inancını “daha doğru” ve gittiğin yolu “daha düzgün veya kestirme” yol olarak görebilirsin, yeter ki diğerlerini “yanlış” ve “batıl” görme, ötekileştirme! Cenneti kendi tekeline alma! Sadece kendini ve kendin gibi olanları Cennete sokup diğerlerini Cehennemlik Yapma! Cennet çok büyüktür, O halde herkes kendi inandığı şekilde bildiği yoldan kurtuluşa yani Cennete gitsin! Aynı gezegenin insanları olarak bir arda yaşamanın gereğini yerine getirelim! dinler arasında farklılıklar ve din içindeki mezhepsel farklı inanç esasları, bir arada yaşamaya ve birlikte hayatın birçok alanını paylaşmaya engel olmasın! postmodernizmin yeni anlayışı buydu ve kısa sürede bu anlayış birçok insan tarafından kabul gördü…
MODERNİZMDEN POSTMODERNİZME GEÇİŞ
Modern dönemde daha çok akıl ve bilim merkezli din karşıtı bir anlayış hâkimdi. Materyalist düşüncelerin karşısında dini öğretilerin hiçbir anlamı ve önemi yoktu. Aklın ve bilimin kabul etmediği sisteme uymayan tüm dini öğretiler ya yok sayılmış, ya da reform yapılarak değiştirilmeye kalkışılmıştı.
Batı, modern dönemdeki tüm reform faaliyetlerine rağmen yeryüzünde bir türlü istediği başarıyı elde edemeyince, o zamana kadar uyguladığı birçok politikadan vazgeçti ve yeni bir anlayışı hayata geçirmeye koyuldu. Bu dönemde birçok alanda olduğu gibi, dini alanda da “çoğulcu ve seküler” bir anlayış benimsenmiştir. Yani artık insanları dinsizleştiren değil, aksine herkesin dini değerlerini, inanç esaslarını ve farklı yaşam tarzlarını büyük ölçüde destekleyen bir anlayış getirilir.
Bu yeni sistemde çoğulculuk anlayışı, farklı inançtaki insanların birbirlerini “ötekileştirmeden” bir arada kavgasız yaşamasını sağlarken, sekülerizm ise inandıkları dinin öğretilerinin, istek ve düzenlerine aykırı olanlarını; Yani bazı farzları, haramları ve olmazları ortadan kaldırarak, yaşama uyumlu hale getirilmesini sağlayacaktı.
Postmodernizmin Hak-Batıl ayrımı yerine getirmek istediği yeni Çoğulcu anlayışını hayata geçirilmesi için ikinci dünya savaşı sonrası başlattığı “DİNLER ARASI DİYALOG” çalışmalarına 1980 sonrası hız verildi. Fakat projenin hayata geçirilmesi; modern dönemden kalma anlayışa sahip din karşıtı iktidarlarla değil, aksine tüm dünyada “ılıman, demokrat-dindar” iktidarlarla mümkündü ve öyle de oldu. Modern dönemde tek derdi din karşıtlığı olan iktidarlar düşürüldü ve yeni dönemde “muhalefet” rolü verildi.
“dinler Arası diyalog ve reform Faaliyetleri!” başlıklı bir sonraki yazımızda görüşebilmek ümidiyle…
Şehabeddin Mahir TUNA
İlahiyatçı Yazar
sehabeddinmahir@gmail.com