- HAVA DURUMU:
-
Parçalı Bulutlu
Afrika 2. Soğuk Savaş’ın zemini olacak
Afrika üzerine çalışmalar yapan SUBÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Asena Boztaş, Afrika’da son dönemlerde yaşanan darbe ve Avrupa karşıtı güçlü tutumu değerlendirdi. Rusya’nın faaliyetlerine dikkat çeken Boztaş Afrika’nın 2. Soğuk Savaş’ın zemini olduğunu ileri sürdü.
İç karışıklıklar bölgeselleşebilir
İlk tepki gösterenlerin Fransa’nın eski sömürgeleri olduğunu söyleyen Boztaş, “Bunun nedeninin Fransa’nın sömürgecilik geçmişinin kanlı olması ve kültürel, dini, dilsel ve ekonomik anlamda doğrudan yönetimi tercih etmesi olduğu düşünülebilir. İngiltere ise Fransa gibi doğrudan değil dolaylı bir yönetim ile sömürge faaliyetlerini sürdürmüştür. Dolayısıyla köklü bir sömürgecilik anlayışına sahip olsalar da halkın yoğun tepkisini çekmemişlerdir. afrika’ya taşınan 2. Soğuk Savaş’ta neler olacağına yönelik belli senaryolar ortaya konulabilir. Örneğin, Nijer’de başlayan darbe girişimi sonrası Fransa’ya yönelik nefret gittikçe büyüyor. Batı’nın sömürgeciliğine karşı Rusya, Çin, Türkiye ve hatta İran’ın varlığı etkinlik kazanıyor. Bu kapsamda bölgedeki her bir ülkede yaşanan iç karışıklıklar kısa sürede bölgeselleşebilme potansiyeli taşıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye güç mücadelesinde yerini almalı
Fransa’nın eski sömürgelerinin yoğun olduğu Kuzey ve Batı afrika’daki karışıklıkların yakın gelecekte Rusya’nın desteklediği yerel gruplara karşı Batı yanlısı gruplar ve yönetimler arasında bir mücadeleye neden olabileceğini ileri süren Boztaş, “Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın afrika’daki sert güç unsurlarını afrikalı yerel yönetimler ile İran ve Türkiye gibi ülkelerin desteğini de alarak saf dışı bırakmayı hedefleyebilecektir. ‘Günümüzde afrika’da yaşananlar tarih boyunca zaten yaşanmaktaydı’ demek yanlış olacaktır. Nitekim günümüz artık küresel güçlerin yeni dünya düzenini afrika zemininde oluşturmaya çalıştığı bir 2. Soğuk Savaş sürecinin başlangıcındadır. Türkiye’nin bu noktada uygulaması gereken politika ise mevcut tarihsel ve kültürel bağlarını değerlendirerek afrika’daki güç mücadelesinde yerini almaktır. Bu konum daha çok yerel halkı önceleyen ve ekonomik iş birliklerine ‘kazan kazan’ prensibiyle ivme kazandıran bir yapıda oluşmalıdır.”