- HAVA DURUMU:
-
Parçalı Bulutlu
Kaliteli Eğitim İçin Nitelikli Öğretmenler Eğitim Sistemimizin Dönüşümüne Bakış
Sakarya Haber Köşe Yazarı Rüveyda Güneş Kaliteli Eğitim İçin Nitelikli Öğretmenler Eğitim Sistemimizin Dönüşümüne Bakış konusunu kaleme aldı.
Eğitim sistemini düzeltecek olan öğretmendir. nitelikli öğretmenler, hak ettikleri yerde olduğunda, öğrencilerin derse olan tutumları, olumluya çevrildiğinde, eğitim sevgiyle başladığında sistem büyük oranda düzelir. kaliteli eğitimcilerin yaygınlaşması için de eğitim fakültelerinin en nitelikli okullar haline gelmesi gerekmektedir. Öğretmen olmak için önce yeterlilik sınavı olmalı bana göre. algı, dikkat, konuşma becerileri, iletişim becerileri gibi kriterlere bakılarak eğitim fakültelerine giriş Böylece “Hiç birşey olamazsa öğretmen olsun” anlayışı değişmelidir. Diyelim ki öğrenci bir şekilde eğitim fakültesine kaydoldu .Yeterliliği uygun değilse bir üst sınıfa geçirilmemelidir. Osmanlı döneminde uygulanan icazet usulu gibi aslında. Her yılın sonunda bir değerlendirme yapıp 4 yıllık eğitim tamamlamalı. Hatta mümkünse bu eğitim lisede başlamalı. Öğretmen liselerinden mezun olanların, eğitim fakültelerine girişi kolaylaştırılmalı. Bunları yapmak o kadar kolay mı? dediğinizi duyar gibiyim. Her yıl müfredat değiştirmekten, zemin hazırlanmadan yapılan alelade değişiklikler den kolay ve sonuç odaklı kanaatimce. eğitim değişirse her şey düzelir çünkü.
Eğitim sürecinde öğrencilerimizin yüreğine nakşetmezsek, duygularını fark etmezsek zihinlerine giremeyiz. Günümüzde sosyal medya bunu çok iyi yapıyor. Herkesin duygularını fark ediyor, sevildiğini, değerli olduğunu hissettiriyor. Sonra da çocuklarımızın ve biz yetişkinlerin de zihnini, beynini ele geçiriyor. Bizleri her anlamda kontrol ediyor. Bu düşünce ürkütücü bana göre. Pek çoğumuz internetin ne kadar korkunç bir dünya olduğunun çok da farkında değiliz belki de!
Bir öğrencinin dersi sevmesi için öğretmeni sevmesi gerekir. Aslında hepimiz için durum böyledir. Biz yetişkinler, sevdiğimiz insanlar ile görüşüyoruz ve onlardan öğreniyoruz. Ancak çocuklarımız karşılarına çıkan ,sadece bir sınav sonucu ile belirlenmiş öğretmenlerini seçemiyorlar. SEVMEYİNCE öğrenemiyorlar. Lise döneminde hiç anlamadığım coğrafya dersini bana sevdiren öğretmenimdir. Pek çoğumuzun hayatında bize dokunan böyle öğretmenler olmuştur. Beni motive eden, hatta üniversite sınavı kazanmama vesile olan insanlardandır. Buradan yola çıkarak iddia ediyorum ki en zor KONULAR, en sevilmeyen dersler özverili, çalışkan, sevgi dolu, anlayışlı bir öğretmen ile öğrenilir. İddialıyım, çünkü yaşıyorum. Bence eğitimcilerin çoğu bunun farkında. Bazılarının işine gelmiyor, bazıları da elinden geleni yapmıyor, bazılarının da gücü yetmiyor. Tabii sözüm meclisten dışarı.
Düşündüm de zaten devlette öğretmen olsam mutlu olamazmışım. Neden mi? Çünkü devlette çalışmak kendini garantiye alıp idare eder ölçüde çalışmanın yeter olduğu algısını beraberinde getiriyormuş. Zamanında atanmış bunlara şahit olmuş bir öğretmen olarak yazıyorum.Tekrar yazayım sözüm, işini iyi yapan insanlara değil elbette. Kim ne derse desin,nereye şikayet ederse etsin bir öğretmenin memuriyet ile kazandığı hakları kullanmasına engel olamaz.
Geçenlerde bir alan öğretmeni ile konuşurken çocuklardan birini yanına çağırdı. “Oğlum beni seviyor musun? “dedi çocuk şaşkın bakışlarla sorunun neden soruldugunu anlamaya çalışarak "Seviyorum öğretmenim" dedi. Şimdi bu öğretmenin durumunu! aslında işin vehametini değerlendirmenizi rica ediyorum. Çocukta oluşturduğu baskı, kaygı, stres… Aldığı cevap,öğretmenine belki o an iyi geldi ancak öğrenciye neler yaşattı? Kaldı ki bir öğrenci kendisine bu soru yöneltildiğinde dersine giren ya da girmeyen öğretmene başka ne cevap verebilir? İşin komik yanı öğretmenin tüm okul öğrencileri tarafından çok sevildiğini iddia etmesi… Bir öğrenciye sorduğunda aldığı cevapta da bunu ispat etmeye çalışması .Bana komik geldi doğrusu. İçimden güldüm. Sen kime’ eğitim sevgiyle başlar ‘diyorsun ki… Arkadaş kendini garantiye almış. İsterse onlarca şikayet gelsin en fazla ne olabilir.Uyarı, kınama, en fazla uzaklaştırma. Bu öğretmene dedim ki sayın hocam bakın topu ben size, siz bana atarsanız yol kat edemeyiz. Paslaşmış oluruz. Siz öğretmen ve ben veli olarak hiçbir şey yapmazsam top ortada kalır. Ortak gayretle çocuğumuzu motive edebilirsek tabiri caizse harika bir maç olur. Gerçi bu öğretmen. “Velilerle aramızda bir savaş oldu. KAZANAN BİZ OLDUK “diyen bir öğretmen. Bu işin kazananı siz değilsiniz hatta Kaybedensiniz. Hem veliyi hem de öğrencinizi kaybedersiniz…
Tabi böyle durumlarda çocuğu ile ilgilenmeyen veli pozisyonuna sürükleniyorsunuz .Öğretmen her şeyi çok iyi! bilir. Çünkü elinden geleni yapar, her şekilde fedakarlıkla, özveriyle, muhabbetle, samimiyetle ,hep zamanında işinin başında olarak sorumluluk bilinciyle!!! Ah ah...Keske. Bilmiyorum. (Biliyorum da devamını başka bir yazıya bırakalım.Yazdiklarim işinin hakkını vererek yapan eğitimciler harici 'Sözde eğitimciler' içindir.Gözde eğitimciler baş tacıdır. Hesap gününün sahibi olan Allah (CC), bize yaptığımız her işi doğru ,en iyi şekilde, layıkıyla, olması gerektiği gibi yapmamızı emretti. Bugün veliye ,okul müdürüne,İlçe Milli eğitim Müdürü'ne hesap verirsiniz .Ancak Allah'a nasıl hesap vereceksiniz? Doğrusu merak içindeyim.Unutnayalim ki...
Hakka hizmet halka hizmettir.
Yazar rüveyda güneş.
Sınıf Öğretmeni