- HAVA DURUMU:
-
Parçalı Bulutlu
ZAMANI GELMEDİ Mİ?
“İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi?”
Böyle sesleniyor bizlere Yüce Rabbimiz Kerim Kitabımızda, hidayet kaynağımızda, kurtuluş rehberimizde… Ve Ayet-i Celile’nin devamında da Âlemlere Rahmet olarak gönderdiği Peygamberimiz (sav) vasıtasıyla uyarıyor bizleri:
“Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.”
Eyvah! Onlar gibi mi olduk bizler de yoksa? Bizlerin hidayeti, kurtuluşu, saadeti, huzur ve mutluluğu için gönderilen kitabımızı ve hükümlerini raflarda, duvarlarda bırakıp unuttuk da, kalplerimizi vahyin nurundan mahrum bırakarak kurutup, katılaştırdık mı yoksa? Sele kapılmış odun misali, küfür selinde imanlarımızı yitirip yoldan çıkanlardan mı olduk yoksa?
“Ey günüyle gecesiyle Allah’a isyan içerisinde bir ömür geçirip, günahların süsüne ve geçici lezzetine aldanıp kulluktan nasiplenemeyen kardeşim! Allah'ı anma ve O'na Yönelme zamanı gelmedi mi?”
BİN AYDAN DAHA HAYIRLI BİR GECE!
Rabbimiz, Peygamberimize Kadir Suresiyle bildirip müjdelemese; Gaflet içerisinde ki biz aciz kullarının, kadrini kıymetini ve mahiyetini asla bilemeyeceğimiz, yaklaşık 84 yılın gecesini ibadetle geçirmekten daha hayırlı olan, bin aydan daha hayırlı bir gecedir Kadir Gecesi…
Meleklerin bütün gece sabaha kadar yeryüzünde dolaşarak, günahlarından samimi bir pişmanlık içerisinde gözyaşı döken, Rabbine ibadet ederek yalvarıp yakaran ve af dileyen kullarına şahitlik edip dualarına âmin dediği, affedilmeleri için kullar ile birlikte Cenab-ı Hakka yalvardığı ve bu yalvarmaların sonunda günahların da af edildiği bir gecedir bu gece…
“Ben artık iyi bir Müslüman olmak için çabalayacağım, kalan ömrümü Rabbime adayacağım ve O’nun Rızasını kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağım” diyenlerin Rabbiyle akdini yenilediği, imanını tazelediği ve kulluk makamına eriştiği bir gecedir Kadir gecesi…
KADİR GECESİ TAM OLARAK HANGİ GECE?
Bin geceden hayırlı olan Kadir Gecesinin hangi gece olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte Hadis-i Şeriflerde Ramazan-ı Şerif ayının son on gecesinden birinde, özellikle tek rakamlı gecelerde olma ihtimalinin yüksek olduğu nakledilmiştir.
Dün gece itibarıyla son on gecesine girdiğimiz bu seneki Ramazan-ı Şerif ayının hiç olmazsa kalan günlerini ve gecelerini biraz daha gayret içerisinde geçirmek; Gecelerinde daha az uyuyup daha çok ibadetle meşgul olmak; Bilerek ve bilmeyerek yıllarca birçok günaha muhatap olmanın pişmanlığı içerisindeki biz aciz kulların, affedilmesine de İnşallah vesile olacaktır!
BİRİLERİNİN BELKİ DE SON RAMAZANI!
Geçen sene Ramazan-ı Şerif ayına erişip bu sene erişemeyen, bu gün ve gecelere kavuşamayan nice insanlar oldu… Kimilerinin dedeleri, nineleri, anneleri, babaları ve yakın-uzak akrabaları, kimilerinin komşuları ve tanıdıklarından nice kimselerin ömürleri, bu sene bu gün ve geceleri görmeye yetmedi… Onlar için artık isteseler de Ramazan gecelerini ve Kadir gecesini ibadetle geçirme imkânı yok! Bu dünyada yapacaklarını yaptılar, ebed-i aleme götüremeyeceklerini bu dünyada bıraktılar ve amellerini alıp öteki aleme göç ettiler…
Kaç yaşında olursak olalım, belki de bizlerin de bu Ramazan-ı Şerif ayı son Ramazanı ve bu on gece son on Ramazan gecesi… Belki bizim de ömrümüz bir dahaki sene Ramazan-ı Şerif ayına kavuşmaya, erişmeye yetmeyecek…
Dönüp ardımıza baktığımızda belki hiç Kadir gecesine isabet etmemiş ve o geceyi ibadetle geçirerek Rabbimizin af ve mağfiretine erişmemişizdir… Kalan Ramazan geceleri ise belki de bu saadete kavuşmak için Cenab-ı Hakkın bize tanıdığı son mühlet ve ömrün bize verdiği son fırsat! O halde fırsatı kaçırmamak için sabır içerisinde çaba sarf etmek, gayret ve mücadele etmek gerekmez mi?
AFFEDİLMEYE BİR VESİLE: TESPİH NAMAZI
Tespih namazı Peygamberimiz (sav)’in amcası Hz. Abbas’a öğretip “ Bu namazı (Tespih namazını) her gün kıl! Kılamıyorsan hafta bir kıl! O da olmazsa ayda bir kıl! O da olmazsa yılda bir kıl! Hiç olmazsa Ömründe bir kez muhakkak kıl!” diye nasihatte bulunduğu, günahların affına vesile olan ve bütün vücudun tevbe-i istiğfarını ifade eden bir nafile namazdır.
Geceleri iki rekâtta bir selam verilerek, gündüzleri ise ister iki rekâtta bir selamla, isterse dört rekât halinde ve her rekâtta 75 tespihat ve toplamda 300 tespihatla kılınan bu namaz, kişiye maddi ve manevi birçok fayda sağlamakta, Cenab-ı Hakkın affına, rahmetine, bereketine, fazilet ve merhametine erişmeye vesile olmaktadır. Dolayısıyla kalan Ramazan gecelerinde tespih namazı da kılmak belki de bizler için Peygamberimizin affedilme müjdesi ile müjdelenerek Huşu ehlinin vecdiyle bezenme imkânı oluşturacaktır!
***
Yazımızı tespih namazının son rekâtına oturulduğunda dualardan sonra ve selamdan önce Cenab-a Hakka yalvarırken okunması tavsiye edilen dua ile bitirelim:
“Ey Allah’ım! Hidayet yolunda yürüyenlerin başarısını bana ver, sana yakın olanların amellerini bana ihsan et, tövbekârlara vermiş olduğun nasihatten beni de yararlı kıl!”
“Ey Allah’ım! Beni sabredenlerin gücüyle güçlendir! Huşu ehlinin vecdiyle beni bezendir! Beni sana yönelip rağbet edenlerden kıl ki senden gerçekten korkayım!”
“Ey Allah’ım! Sana isyan etmekten beni koruyacak bir korkuyu bana lütfet ki, rızanı kazanacak işler yapayım! Senden korkumdan tevbe ederek senin izinden gideyim. Sana olan hayâmdan nasihatimde samimi olayım, sana karşı beslediğim hüsn-ü zan ile her işte Sana güveneyim!”
“Cenab-ı Hak bizleri ve tüm Müslümanları; Kalan Ramazan gecelerinin Kadrini Kıymetini Bilen ve Kadir Gecesine Erişip Affedilen Kullardan Eylesin!”
ÂMİN
Bir Sonraki Yazımızda Görüşebilmek Ümidiyle…
Şehabeddin Mahir TUNA
İlahiyatçı Yazar
sehabeddinmahir@gmail.com
TESPİH NAMAZININ KILINIŞI
Tesbih namazını kılarken, Allah rızası için tesbih namazına veya nafile namaza niyet edilir ve "Allahu Ekber" diye namaza başlanır. Sübhanekeden sonra on beş kere "Subhanellâhi ve'l hamdu lillâhi ve lâ ilahe illallahu va'llâhu ekber” tespihatı okunur. Dileyen tespihatın sonuna “Ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyi'l azim” de ekleyebilir. Sonra Eûzü Besmele, Fatiha ve bir sure okunup tekrar on kere Tespihat okunur.
Ondan sonra rükua varılır. Üç kere, "Subhâne rabbiye'lazim" dendikten sonra, on defa Tespihat okunur. Rükûdan, "Semiallahu limen hamideh, Rabbena leke'l-hamd" denilerek kalkılır. Doğrulduktan sonra yine on defa Tespihat okunur. Bundan sonra secdeye varır. Secdede üç defa "Subhane rabbiye'l-a'lâ"dan sonra on defa Tespihat okunur. Secdeden tekbir ile kalkılır. iki secde arasındaki oturuşta yine on defa Tespihat okunur. İkinci secdeye tekbir ile varılıp üç defa, "Sübhane rabbiye'l-a'lâ"dan sonra, tekrar on defa Tespihat okunur ki, bu fazla tesbihlerin toplamı yetmiş beşe ulaşmış olur.
Peşinden ikinci rekata kalkılır. Yine önce on beş kere Tespihat okunur. Sonra aynen birinci rekattaki şekliyle hareket edilerek kılınır ve ikinci rekatın sonunda oturulur. Tahiyyat ve salli-barik duaları okunur. İlave tesbihlerin toplamı böylece 150 olmuş olur. Bundan sonra selam vermeden veya selamdan sonra ayağa kalkılır. Üçüncü ve dördüncü rekatlar, aynen birinci ve ikinci rekatlar gibi kılınır. Böylece dört rekatte üç yüz defa tesbih duası okunmuş olur.
Bu namazı herkesin tek başına kılması daha faziletlidir. Fakat 2 kişiye kadar cemaatle de kılınabilir. 2 den fazla kişiyle cemaat halinde kılmak kendi başına kılabilen kimseler için kerahetle birlikte caizdir. Fakat bir mecliste bulunan insanlardan, bu namazı tek başına kılamayacak, dua ve tespihatları doğru düzgün okuyamayacak durumda olanların da istifade edebilmesi için, maslahata istinaden cemaat halinde kılınmasına da cevaz verilmiştir.