UYDURMA CENNETİN MÜJDECİ MELEĞİ!

Sakarya Haber köşe yazarı Şehabeddin Mahir TUNA Uydurma 'Cennetin Müjdeleyici Meleği' konusunu kaleme aldı.

1400 Yıllık İslâm geleneğini yok etmek için yürütülen faaliyetlerden biri de çocuklara geleneksel Müslüman isimlerinin yerine, ne İslâm geleneğinde ne de Türk tarihinde olmayan uydurma isimler konulmasıdır. Artık birçok anne-baba, geleneksel isimleri beğenmeyerek çocuklarına etraftan duyma veya googldan bulma, dini ve milli kültürde yeri olmayan, doğru düzgün hiçbir manası bulunmayan ve anıldığında kendisini Müslüman diye çağrıştırmayan isimler koyuyor. Bazıları ise bu uydurma isimleri meşrulaştırmak ve İslam ile özdeşleştirmek için yeni bir Kur’an, yeni bir Cennet ve yeni bir din icat ediyor…
 
Durumun vehameti anlaşılsın diye bir örnek verelim: Buğlem ismi… Birçok sitede anlamı “Cenneti Müjdeleyen Melek” diye yazılmış. Üstüne üstün referans olarak ta TDK gösterilmiş… Oysa ne TDK’da böyle bir isim açıklaması var ne de Cennette böyle bir melek… Peki nereden buldunuz daha doğrusu uydurdunuz bu ismi… Kitabü’l google’dan… Farkında ya da değil ama geleneği beğenmeyen postmodern yurdum Müslümanlarının Buğlem ismi yeni tercihi… Zaten Postmodernizmin en başlıca sloganlarından biri “zevkler ve renkler tartışılmaz” değil mi?
 
ÇOCUKLARA MÜSLÜMAN İSMİ KOYMANIN ÖNEMİ
 
Müslüman olmayan birisi Kelime-i Şehadet getirip İslâm ile şereflendiği zaman yapılan ilk iş kendisine Müslüman bir isim verilmesidir. Çünkü artık o kimsenin ismi yeryüzünde nerede anılırsa anılsın Müslüman olduğu açıkça anlaşılmalı, bu konuda herhangi bir şüphe uyandırmamalı ve gayrımüslim olarak anılmamalıdır. Nitekim peygamberimiz (sav) “Çocuğa güzel bir isim koymak, evladın baba üzerindeki haklarındandır.” buyurmuştur.
 
Bu dünyadaki en büyük izzet ve şeref Müslüman olmaktır. Bu nimetin farkında olan ecdad, bu büyük izzet ve şereften nasiplensin diye çocuklarına bilinen ve öncü Müslüman isimleri vererek, evlatlarının o isimle müsemma olmalarını arzulamış ve evlatları için bu doğrultuda dua etmiştir.
 
İslâm’da çocuğa ad seçme ve ad koyma hakkı öncelikle babaya aittir. İsim koyulurken başta Allah’ı, Allah’a kulluğu, peygamberimizi, peygamberleri ve Allah dostlarını hatırlatan, söyleniş ve mâna güzelliği taşıyan, İslâm inancına ve hükümlerine uygun olan herhangi bir Müslüman ismi tercih edilir. Bu ismin Kur’an’da geçmesi gibi bir şart yoktur. Ayrıca Kur’an’da geçse de söyleniş ve mâna güzelliği taşımayan isimler de çocuklara konulamaz! Unutmayalım ki yüz binden fazla Eshab-ı kiramdan Hazret-i Zeyd hariç, hiçbirinin ismi Kur’an-ı kerimde yoktu. Ayrıca Türk milletinin 1000 yıl civarı İslam dinine hizmet etme şerefine nail olması sonrası, geleneksel Türk isimleri de tüm dünyada kişinin Müslüman olarak anılmasını sağlamaya yetmektedir.
 
İSLAM RAHATSIZLIĞININ İSİMLERE YANSIMASI
 
Ezandan, Kur’an’dan, namazdan, tesettürden ve İslam’ın diğer tüm şiarından rahatsız olan kesimin, yıllar önce filimler ve diziler üzerinden başlattığı geleneksel Müslüman isimlerin karalanarak yerine sözde modern isimlerler kullanılmasına yönelik faaliyetleri bilinmekteydi. Fakat bu faaliyetlere sözde İslami hassasiyetleri olan kesime yönelik 1400 yıllık İslâm geleneğinde olmayan uydurma isimler koyulması da eklendi.
 
1000 yıllık İslam tarihi geçmişi olan bu millet içerisinde, şu anda peygamberimiz (sav)’in kızı olan Ümmü Gülsüm ismini taşıyan 35 bin civarı kişi olmasına karşın 1980 yılı sonrası dönem olan postmodern dönem içerisinde yani sadece 30 yılda çocuklara 12.000 Buğlem isminin konulması, keza peygamberimiz (sav)’in oğlu olan Kâsım ismini taşıyan sadece 30 bin civarı kişi olmasına karşın 25 bin ada ve 10 binden fazla Çağan isminin olması son derece düşündürücüdür!
 
YANLIŞTAN DÖNMEK KULLUĞUN GEREĞİDİR!
 
Çocuklarına koydukları ismin İslam geleneğinde yeri olmadığını ve Müslüman isim kriterlerini taşımadığını fark eden Müslüman bir anne-baba veya kendi isminin böyle olduğunu fark eden reşit olmuş bir Müslüman’ın yapması gereken, ismini en kısa sürede değiştirerek tüm dünyada ismi anıldığında kendisini Müslüman olarak çağrıştıracak bir isimle tercih etmesidir.
 
Unutmayalım ki gerçek Müslümanların özelliklerinden biri de hatasını fark ettiği an bir daha aynı hatayı yapmamak üzere tövbe ederek hatadan dönmesidir.
 
Bir sonraki yazımızda görüşebilmek ümidiyle…
 
 
 
 
​​​​​Şehabeddin Mahir TUNA
İlahiyatçı Yazar
sehabeddinmahir@gmail.com