- HAVA DURUMU:
-
Parçalı Bulutlu
EKÂBİR TAKIMINA ÖZEL CAMİ
EKÂBİR TAKIMINA ÖZEL CAMİ !
Mekke Müşriklerin ileri gelenleri (ekabir takımı) bir gün Peygamberimizle (sav) görüşmek istediklerini, ancak bunun için yanındaki Müslümanları oradan uzaklaştırması gerektiğini, zira kölelerle ve yoksullarla bir arada bulunmayı kendilerine yakıştıramadıklarını bildirirler. Resûlullah (sav) “Ben müminleri kovamam” cevabını verince, hiç olmazsa kendileri geldiğinde onların ayakta durmasını isterler. Hz. Peygamber de, belki onlara İslâm’ı kabul ettirebileceği ümidiyle tam bu son teklifi kabul etmeyi düşünürken Hz. Allah şu Ayet-i Celileyi vahyeder:
“Rabb’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na yalvaranları kovma! Onların hesaplarından sana sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara sorumluluk yoktur ki onları yanından uzaklaştırıp da zalimlerden olasın.” (En’am Suresi – 52)
ZENGİNLER VE MAKAM SAHİPLERİ NEDEN CAMİYE GELMİYOR?
Ülkemizde doksan bine yakın cami bulunmaktadır. Bu doksan bin camimin Cuma, cenaze ve bayram namazları dışında beş vakit namaz için camiye gelen cemaat içerisinde, zenginler ile mevki ve makam sahipleri pek azdır. Camiye gelen cemaatin çoğu emekli veya aktif çalışan; esnaf, işçi, çiftçi veya memurlardan oluşmaktadır. Bazı yerlerde ise “ekâbir takımı” özellikle Cuma, bayram ve cenaze namazlarında büyük veya tarihi bir camide buluşmakta diğer camilerde ise pek görülmemektedirler. Yani kendileri gibi zengin veya mevki-makam sahipleri ile yan yana durmayı kendilerine yakıştırırken; işçi, memur, esnaf veya diğer fakir Müslümanlarla aynı safta durmaktan imtina etmektedirler. Acaba bu ayeti hiç duymamış mıdırlar?
FETÖ’NÜN İZİNDEN GİDEN ZİHNİYET?
Peygamberimiz (sav) Hz. Allah katında sadece Allah Rızası için salih ameller peşine koşan takva sahibi kimselerin değerli olduğunu bildiren bu ayet sonrası; zengin-fakir, efendi-köle, büyük-küçük, geniş sülaleli-kimsesiz, mevki-makamlı veya işsiz bütün Müslümanları her gün en az beş vakit aynı safta yan yana buluşturmaya devam etmiş, onlar arasında kardeşlik bağlarını güçlendirerek sevgi, saygı ve muhabbet içerisinde bir yaşam sürdürmelerimi sağlamıştır. Bu usul nebevi usul olup aynı zamanda hak ile batılı ayıran bir pusuladır.
Bu nedenle her kim ki Müslümanları zenginliğine, makamına, mevkisine veya farklı sosyal sınıflar adı altında gruplandırıp ayrıştırıyor ve o sınıflara özel bir din anlayışı inşa etmeye kalkıyorsa bilinmelidir ki o grup veya cemaatin İslam’la, İman’la, Kur’an’la ve Peygamberimizin yoluyla hiçbir alakası yoktur! Aksine onların tek amacı zenginlerin paralarını, mevki ve makam sahiplerinin konumlarını ve yetkilerini ve de diğer insanların da nüfuslarını kendi emellerine alet etmek ve onları kullanmaktır.
Zamanında FETÖ; doktorlar, mühendisler, mimarlar, işadamları, esnaflar, öğretmenler, polisler, askerler, bürokratlar vb. gruplar kurarak aynı müşriklerin istediği gibi adeta bir kast sistemi oluşturmuş ve gruplara atadığı imamlar vasıtasıyla bu insanları sömürmüş ve kullanmıştı. Bu grupların yayılıp çoğalmasına ise kamu ve özel sektörde önemli mevki ve makamdaki insanlar ön ayak olmuştu. Günümüzde de bazı grup ve cemaatlerin benzer şekilde farklı kesimdeki insanlara yönelik sohbet grupları oluşturduğu ve aynı FETÖ’de olduğu gibi bu insanları kullanıp sömürdüğü görülüyor. Keza yine bu oluşumların artmasında kamu ve özel sektördeki bazı önemli isimlerin öncülüğü de dikkat çekiyor.
CAMİLERDE AYNI SAFTA BULUŞAMAZSAK HELAK OLURUZ!
Unutulmamalıdır ki; İster zengin olsun ister fakir, ister amir olsun ister memur, ister patron olsun ister işçi, ister efendi olsun ister köle, ister büyük olsun ister küçük…
Bu ülke Müslümanları Asrı Saadette olduğu gibi, kim olursa ve neci olursa olsun, tevazu içerisinde Allah rızası için günde beş kez aynı safta yan yana durmadıkça ve saftaki diğer Müslümanları da kardeşi gibi görüp gönülden sevmedikçe bu ülkede birlik ve beraberlik asla sağlanamayacaktır! Aksine yurdum Müslümanları her geçen gün farklı isimler altında daha da bölünüp parçalanacak ve çaresizlik içerisinde sığınacak liman ararken sömürgeci zihniyetin menfaat zincirine halka olmaya mahkum olacaktır.
Bir Sonraki Yazımızda Görüşebilmek Ümidiyle…
Şehabeddin Mahir TUNA
İlahiyatçı Yazar
sehabeddinmahir@gmail.com